Müellif Bekir Ağırdır: Seçim ikinci çeşide kalmazsa Kemal Beyefendi kazanır
14 Mayıs seçimlerine bir aydan kısa bir müddet kalmışken seçimlere yönelik araştırmalar ve röportajlar devam ediyor. Gazete Oksijen’den Unsur Gürsoy, Araştırmacı Müellif Bekir Ağırdır ile 14 Mayıs seçimlerine yönelik bir röportaj yaptı. Seçim sonuçları ile ilgili kestirimde bulunan Ağırdır, “Muharrem İnce yüzde 6 ve üzerinde oy alırsa ikinci cinse kalır. Alamazsa birinci cinste seçim biter, Kemal Beyefendi kazanır” dedi.
Size bugünlerde “Kim kazanır?”dan sonra en çok ne soruluyor?
Son 15 gündür Muharrem İnce ve “Birinci çeşit mu ikinci tıp mu?” diye soruluyor.
Ne yanıt veriyorsunuz?
Muharrem İnce yüzde 6 ve üzerinde oy alırsa o vakit ikinci çeşide kalır.
İnce o kadar oy alamazsa?
O vakit seçim birinci cinste biter, Kemal Beyefendi kazanır.
Sizin Muharrem İnce için yüzde 3-4 üzere bir beklentiniz var seçim günüyle ilgili.
Evet, bugünlerde yüzde 6-7’den 13-15’e kadar ölçen anketler var fakat bu oy oranını Muharrem İnce’nin koruyabileceğini sanmıyorum. Kesinlikle azalacak. Tekrar de kategorik olarak hepsinin de muhalefete oy vereceklerini beklemek çok yanlışsız olmayabilir. Tahminen de kızgınlıkla sandığa gitmeyecekler. Birinci sefer oy kullanacak seçmenin neredeyse üçte ikisinin bu siyasi partilerden, Türkiye’nin meselelerinin siyasetle çözüleceğine dair umudu yok. Siyasete ve siyasi aktörlere de yansılarını gösteriyorlar. İktidara oy vermeyeceklerini biliyoruz ancak Kemal Bey’e ne kadar oy verirler, onu bilmiyoruz.
İkinci çeşide kalırsa kim kazanır?
Kemal Beyefendi orada da bir adım önde.
AKP yeni sinemasında “Vazgeçilir mi hiç” diyor, Erdoğan da “Tepkiyle oy vermeyin” vurgusu yapıyor. Gerçek yere mi temas ediyor, işe fayda mı?
Hayır. Ne yapmaya çalışıyor, sadakat istiyor. Lakin gerçeğin bir kısmını saklıyor, görmezden gelinmesini öneriyor. Sinema bir manavda geçiyor fakat fiyat etiketi yok, para alışverişi de yok, unutturmaya çalışıyor. İktidar yeni seçmen kazanamayacağını kabullenmiş, safları sıklaştırmaya çalışıyor. İşe fayda mı? Bir yere kadar yaradığını kabul etmeliyiz. Yalnızca bu sinemayla değil, bu telaffuz bir müddettir kullanılıyor. AK Parti’nin oyu geçen yıl 100 bireyde 20 bireylere kadar gerilemişti. Ancak bugün açık orta kaybettiğine dair bir tablo yok. Demek ki eylülden beri yavaş yavaş bir toparlanma var. Alışılmış ki yalnızca sadakat telaffuzuyla olmadı bu. Şunu kaçırıyoruz bazen: Her şikayet bir vazgeçiş manasına gelmeyebilir. İkisi farklı dürtüler. Vazgeçmeniz için, şikayetler baskınken aklınızı, gözünüzü öteki bir seçeneğe açık hale getirmiş olmanız lazım. Şayet seçmen o sesi duyarsa aklını gönlünü düşürür. Duyamazsa şikayetine karşın bağrına taş basıp bildiği yere döner. Bu yalnızca AK Parti seçmeni için de geçerli değil. 2018 seçiminden sonra “Bu partiye bir daha oy vermem” diyen muhalifler de yeniden burada.
patronlardunyasi.com
